Duygu Erol sanata nasıl bulaştı? Bize biraz anlatır mısın?
Arkadaşlarını mutlu etmek için bulaştı 😊 Çok mu klasik oldu? Ama yola böyle başladım. Hediye vermek benim için çok özel, çok araştırırım, her ayrıntısını planlarım. Dört sene kadar önce, arkadaşlarım için en özel yeni yıl hediyesini araştırırken bulaştım. Aradım, taradım, güzel olsun ama ona özel olsun, derken derken...Ben kendim yapsam nasıl olur diye düşündüm ve böylece başladım. Yaptıkça mutlu oldum, mutlu oldukça daha güzel işler ürettim. Sonra buralara kadar geldi, “Küçük hediyeler mutlu eder” diyerek heyecanımı daha çok insanla paylaştığım instagram sayfamı açtım. Oldukça yoğun ve stresli bir beyaz yakalı hayatım var, 22 yıldır durmadan çalışıyorum. Little Things Shop bu hayatın paralelinde gelişen ve beni besleyen bir damar. Yolumun kesiştiği güzel insanlarla da, bu mutluluğu, pozitif bakışımı, renklerimi paylaşıyorum.
Kendini nasıl tanımlarsın? Duygu Erol bir sanatçı mı?
Kendime sanatçı demek benim için çok iddialı, sanatçıyım diyemem. Ben, sadece hayatıma güzel renkler katmak istedim, sonra fark ettim ki paylaştıkça renkler canlanıyor. Günlük yaşamda ben dahil, hepimiz irili ufaklı o kadar çok sorunla uğraşıyoruz, çevremizde o kadar çok stres kaynağı var ki... Duygu’nun çizimleri bunların arasında kısa bir gülümseme molası, nefes alma; böyle tanımlarım en güzel sanırım. “Yaptığınız işler kalbimizde çiçekler açtırıyor” diye yazıyorlar bana, çok mutlu oluyorum. Bu olsun benim tarifim.
Instagram hesabında hep rengarenk, canlı tabaklar ve desenler görüyoruz. Yalnızca tabak üzerine mi çalışıyorsun? Tuval ya da kağıt gibi farklı yüzeylerde de çalışmalar yapıyor musun?
İlk göz ağrım tabaklar, ama farklı zeminlerde de çalışıyorum. Kumaş üzerine çalışmalar yaptım, tahta baskı motifleri çizimlerimle tamamladığım desenler çalıştım. Kumaş ve kağıt üzerinde yaptığım denemeleri, şimdi iki farklı ürün grubu olarak sürdüreceğim; tekstil ürünlerim ve posterlerim geliyor. Aklımda olan, denemek istediğim o kadar çok şey var ki aslında; ama zaman ve özen dengesini korumak için şimdilik sırada bekliyorlar.
Tabaklarını bir yerde görsek "bunu Duygu yapmıştır” diyebiliriz, buna eminiz! Desenlerin gerçekten imzan gibi. Tarzının kaynağı nedir, nasıl oturdu bu tarz? Değişiklik arıyor musun?
Duymaktan çok mutlu olduğum bir yorum da bu, “sizin kızları nerede görsek tanırız.”
Ürünlerimi paylaştığım biri, senin içinde sıkışan enerji bu desenlerde taşmış, demişti. Tarzımın kaynağı içimdeki pozitif enerji. Çizdiklerim tabii ki zaman içinde gelişti, olgunlaştı ama hep “ben” olmasına dikkat ettim. Bence sürekli kendin olup, taklit etmediğin zaman, o işlerin sana ait olduğu anlaşılıyor. Aldığım dönüşler, yorumlar da desenlerime farklı zenginlikler kattı. Geçenlerde bir söz paylaşmıştınız kendini taklit etmekle ilgili. Kendimi taklit etmemek için değişiklik tabii ki arıyorum, sürekli çalışıyorum ama desenlerimin ruhunu koruyarak. Bu işe çok amatör bir şekilde başladım, ama ilk andan itibaren yaptıklarımın ruhu olsun, bir çizgisi olsun, beni anlatsın diye özen gösterdim. Bu kadar güzelliğin içinde canımı tek sıkan sanırım desenlerimin kopyalanması. Taklit ederken amaç ticari olmasa bile; credit verilmesi emeğin alkışlanmasıdır, esirgememek lazım.
Bir tabak nasıl çıkıyor ortaya? Nasıl başlıyor üretim sürecin?
Sipariş olarak yaptığım bir tabaksa, öncesinde uzunca bir iletişim oluyor zaten. Bana fotoğraflar gönderiyorlar, sevdikleri şeyleri, ilgilerini anlatıyorlar. Ben de dahil edebildiklerimi kendi tarzımda yorumlayarak çiziyorum. Desene eklenen çok küçük bir detayın, çok büyük anlamları olabiliyor ve o küçücük detayla sahibini mutlu ediyor. Bu işi yaparken çok ilginç hikayeler dinledim, özel insanlarla tanıştım, bu da benim zenginliğim oldu. Bazı tabaklara başlarken tedirginlik duyuyorum, çünkü çok özel anılarını paylaşabiliyorlar, kaybettikleri çocukları ya da canları için bir tabak isteyebiliyorlar örneğin. Onları ağlatmayacak aksine her baktıklarında içlerini ısıtacak bir desen olması için çok çalışıyorum. Başlarken eskiz yapmıyorum, direk tabağın üzerine çiziyorum. Soru olarak çok gelir, deseni tabağa nasıl geçiriyorsunuz, nasıl kopyalayalım diye. Kopyalamayalım.
Biraz da günümüzden bahsedelim. Pandemi sürecinde neler yapıyorsun peki? Yaratıcı çalışmalar devam ediyor mu? Nasıl etkiledi seni bu dönem?
Pandemi dönemi için insanlardan “kendime döndüğüm, keşfettiğim ...”vb. yorumlar duyuyorum ama ne yazık ki benim için iş yoğunluğunun arttığı bir dönem oldu. Kurumsal işime evden çalışarak devam ettim, ofiste çalışmanın temposundan daha yoğun bir süreç oldu. Normal dönemlerde bana ev için destek olan yardımcım gelemediği için, işin yanında evle ilgili işleri de yaptım. İş, ev, çocuklar derken Little Things Shop için çalışmaya devam ettim, ama pandemide evde kaldım hep ürettim diyebileceğim bir tempom olmadı. Bu süreçten yeni bir ürün grubuyla çıkıyorum, desenlerim için tasarım tescil belgesi aldım, son birkaç ayın artıları bu gelişmeler oldu.
Bize biraz da çalışma ortamından bahsedebilir misin? Kendine en uygun ortamı nasıl yarattın? Nasıl bir düzenin var?
Geldik en hassas olduğum konuya. Bir atölyem olması en büyük hayalim, atölyesi olanlara gıpta ediyorum. Yerinize gelelim, çalışmalarınıza bakalım diyorlar, buyrun tabii diyorum ama yerim yok evim var. İlk başladığımda boyalarımı koyduğum küçük bir dolap gözüm vardı, sonra malzemeler çoğalınca dolabım oldu; şimdi sınırlarım biraz daha genişledi ama hala evde küçük bir köşede devam ediyorum. Yani zaman içinde kendime uygun aydınlık bir köşe yarattım ama gönlümdekini yaratamadım henüz. Çalışırken sessizlik sevmem, arkada hep bir ses olsun, müzik olsun isterim, biraz dağınık olduğum da doğrudur. Öyle bir düzen işte.
Son olarak sanata yeni bulaşmış, sanatın zaten içinden olan ve şu an seni okuyan okuyucularımıza iletmek istediğin bir tavsiye ya da söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?
Okudukları için teşekkür edeyim önce. Başlamak isteyenlere, cesaret diyeyim, bir deneyin diyeyim. Atölye çalışması yaptığım dönemde en çok duyduğum sözdü, ben çöp adam çizemem. Ama çalışmanın sonunda öyle güzel şeyler çizerek ayrıldılar ki, yüzleri gülerek. Varsın çok düzgün olmasın, çizdiğin gözün biri birazcık büyük, burnu birazcık uzun olsun. Sadece sen çizdiğin için bile güzel. Yaptıkça, emek harcadıkça zaten gelişiyor. Önemli olan başlamak. Ben bir başladım, beni hayal bile etmediğim güzelliklere götürdü.