Yaratıcı Bir Söyleşi - Ayliz Öztürk Abbas

Yaratıcı Bir Söyleşi - Ayliz Öztürk Abbas

 

Ayliz Abbas Öztürk kimdir ve sanata nasıl bulaştı? Bize biraz anlatabilir misin?

Sanata bulaşmam çok küçük yaşlarda başladı cümlesiyle klasik bir giriş yapayım. Aslında sanata dair ilk ve ebedi tutkum ‘müzik’. İnanılmaz bir merak duyuyordum. Piyano çalmaya 6 yaşında başladım mesela. Şu an çalabiliyor muyum? Bir şarkı dışında hayır :) Ama müzik dinleme konusunda gerçekten bağımlılık derecesinde bir tutkum var. Melodiler, sözler, yaşattığı duygular, yeni isimler, eskiler, yeni janrlar.. hepsi sonsuzluğa giden kocaman bir yaratıcılık evreni.

Bu tutkum, hayatımın şekillenmesinde inanılmaz büyük bir rol oynadı. 35 yaşımda dönüp bakınca, görüyorum ki müzik beni nereye götürürse oraya gitmişim. Okul hayatım gerçekten hiç başarılı geçmedi. Çünkü okul hiç benlik bir dünya değil. Sevmedim ve sevemedim. Ezber dünyası bana o kadar mantıksız geliyordu ki.. Ders aralarında kesin müzik dinliyordum, derslerin çoğunda da deftere desenler çiziyordum. Çizim yaparak, dersi daha kolay dinliyordum çünkü. Koç Üniversitesi’nde İşletme okudum. Söylene söylene okudum diyebilirim. Müthiş arkadaşlıklar edindim o konuda çok şanslıyım. Mezun olduktan sonra; aile şirketinde çalıştım bir süre.   O kadar sıkılıyordum ki yine, bir gün hard diskim yere düşüp kırıldığı için, içinde bulunan binlerce şarkım gittiği için oturup ağladım. Ne yapsam ne yapsam derken; aklıma gelen şarkıları blogda yazmaya başladım. Sonra Google’dan kod yazmayı öğrendim. Sonra onu playlistlere dönüştürdüm. Web sitesini kurdum, server satın almak derken, insanlardan da playlist yapmasını istedim. Sonunda, ‘Butikplaylist’ diye bir dünya ortaya çıktı. Çok keyifli dönemdi. Ama maddi sıkıntılar sonrası rafa kalkmak zorunda kaldı.

Sonrasında Digiturk’te çalışmaya başladım. Tahmin edersiniz ki, o dünya da benlik değil diyerek 2,5 sene sonra ayrıldım. Ama işteki ilk senemde, 2014 Şubat ayı olmalı, eşimin işi sebebiyle Berlin’de bir konsere gittik 2 günlüğüne.. Döndüğümde çizim yapmaya başladım. Orda bana noldu bilmiyorum. Vahiy mi indi :) ne tetikledi bilmiyorum. Ama çok uzun zamandır hatta lisede bıraktığım çizim tutkum geri geldi. O gün bugündür çiziyorum. Ama çizim dünyamın ana etkeni yine müzik, çünkü müzik dinlemeden asla çizemiyorum.

İlk üç paragraf biraz ben kimimin uzun özeti oldu sanırım :) Sanatın ‘çizim’ dünyasındaki maceram 6 senelik. İnternetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu, insanın kendini ne kadar iyi geliştirebileceğine şahsen kendim şahit oldum. Çok okudum, çok izledim, çok araştırdım. Şanslıydım ki, çok fazla seyahat etmem sebebiyle yurtdışında galeri, sergilerden çok beslendim..  Eşimin desteğinin yanında, birlikte kültür-sanat dünyasının içinde olmanın getirdiği yaratıcı dünyanın içinde olma şansımı da gözardı edemem. Kendisine de burdan bir kez daha teşekkür ederim. :)  Ama şu anda tüm sanatçılar elinizin altında, keşfedilmeyi bekliyorlar. Bu çok büyük bir şans hepimiz için.

Her gün çizdim. Ama kendim için, daha da üstüne koymak istediğimden. 6 senelik sürede, atölyeler yaptım, markalara backdrop tasarımları çizdim. Son 1 senedir de kardeşimle birlikte kurduğumuz ‘KOOL Studio’ da tasarımlarımızı satıyor, markalara özel tasarımlar çiziyor ve projeler yapıyoruz. Bakalım ileride nelere evrileceğiz. :)

Kendini nasıl tanımlıyorsun? Ayliz Abbas Öztürk bir sanatçı mı?

Bu gerçekten çok hassas ve zor bir soru. Ama ben bir sanatçı değilim. Ondan eminim. Meraklıyım ve sanatçı ruhluyum ve sanatın her alanını çok seviyorum. Sanatçı kimdir neye göre belirlenir ya da belirlenmelidir konusunu başka bir zaman tartışabiliriz. O konuya girersek 10 sayfa yazabilirim çünkü :) 

Resimlerinde sıkça görmeye alıştığımız, resmin senin olduğunu hissetmemizi sağlayan belli başlı öğelerin var. Bunlar nasıl oluştu? Bilinçli kararlar mıydı?

Yapı olarak inanılmaz kontrol delisi, çok düşünen, çok analiz eden bir karakterim var. Çizimlerimde bu üç öğeyi oldukça minimize ettiğimi düşünüyorum. En azında kendimi o süreçte öyle hissediyorum ve bu bana çok iyi geliyor. İlk önce soyut şekillerle ve desenlerle başladı her şey. Sabırsız olduğumu söylemeyi unuttum. Bu konuda çizerken hala bunu azaltmış değilim ama törpüleniyor. Fark ediyorum. Boş alan doldurma gibi bir huyum var. Düz zemin görünce üzerine kesin bir şeyler çizmem gerekiyor. Ne olduğu, neye benzediği, ya da belirli bir şey çizmeliyim gibi bi niyet olmadan. Olanı olduğu gibi gösteren, o an içimden gelen.. O anki ruh halim, kulağımdaki müzik inanılmaz etki ediyor. Son 1 senedir, çizgilerle ve şekillerle harman yapmaya sardım diyebilirim. Düz çizgi çizmenin anksiyeteyi dinginleştirdiğini okumuştum zamanında. Son 1 senenin, hepimiz için nasıl geçtiği malum. Çizgilerle kafayı bozmuş gibi halim var bu ara. Ortaya çıkardıkları boyut, görüntü, her neyse.. kesin bir duygusu var. İçimde kendime itiraf edemediğim ya da yüzleşmekten korktuğumu elim çiziyor. Sonra bana bakıyor. Ve yüzleşiyorum. Bu his ilk başta çarpıcı olsa da sonunda rahatlatıyor. 

Bu ara kafamda en çok sorguladığım konu ve aslında senin de Sarp olarak bana en çok bende kırmaya çalıştığın (gaz verdiğim diyelim) konu; cesur olmam. Yine çok düşünüyorum. Ve başladığım şeyi hemen bitirmek zorundaymışım gibi kendimi kısıtladığım bir durum var. Bunun üzerine çok çalışıyorum bu ara. Halledicem, konu bende :)

Biraz seni tanıdığımız, biraz da işlerine bakmaya doyamadığımız için yüzlerle ilgili bir derdin olduğunu biliyoruz. Nereden çıktı bu yüzlerle alakan, nasıl başladı?

Her yerde yüz gördüğümü farkettiğimde sanırım 10 yaşındaydım. Geç mi erken mi bilmiyorum. Ama 35 yaşıma geldim, hala her yerde yüz görüyorum. Her şeyin, soyut, somut, her şeyin bir duygusu var. Yerdeki halının da, duvardaki mermerin de, yastığın üstünde de, ağacın gövdesinde de, ya da yapraklarında da.. Ama en çok bulutlar. Bulutlar, düşünceler gibi, zihnimizde oluşuyor sonra bi daha bakınca yoklar orda.. ya da şekil değiştirmişler.. Zihnimiz hep gökyüzünde..

Peki, biraz da sürecini öğrenmek istiyoruz. Bir resim sürecin nasıl başlıyor? İlk adımın nedir?

Soyut kendi alanımdaki süreç; kağıdı kalemi ya da iPad ile kalemi elime almak en zoru. Başlamak için o ilk çizgiyi ya da şekili yapana kadar o kadar çok oyalanıyorum ki. Ama başlayınca durduramıyorum kendimi. İzoleyim bitene kadar. Ama ne yazık ki yarım bırakayım, sonra devam ederim durumu oluşmadı bende. Oluşacak ama :) Daha büyük çizimler yaptığımda sanırım. 

Soyut bir şey çizmeyeceksem eğer, bir tasarım üzerinde çalışıyorsam, mutlaka araştırma yapıyorum. Beni etkileyen sanatçıların yaptıklarına bakıyorum. Fikirleri birleştiriyorum kafamda. Sonra onlardan ilham alarak, kendi dünyamı yansıtıyorum. Başkalarından beslenmek çok keyifli. Ve çok öğretici kesinlikle. 

Sanatçılarla ilgili en çok merak ettiğimiz sorulardan biri ise çalışma alanları. Bize biraz kendi çalışma alanın / ortamından bahsedebilir misin? Kendine uygun bir ortam yaratmak için neler yaptın?

Dijital çizim de yaptığım için, çalışma ortamı konusunda çok zorluk yaşamadım. iPad’im her zaman yanımda. Her an her yerde çizebilirim fikri çok hoşuma gitse de, bazen boşuna taşıdığım da oluyor tabi. Ama sürekli dijital çalışmak bir süre sonra somut olarak kalem ve kağıdın yerini tutmamaya başladı. Evde kendime bir çalışma masası yaratmıştım bir süre ancak o kadar çok malzemem oldu ki sığamamaya başladım. Sonrasında kardeşim Melis ile güçlerimizi birleştirerek Kool Studio’yu kurduk. Ve en önemli şeyin aslında ikimizin de birlikte çalışabileceği bir alan gerekliliği olduğu ortaya çıktı. Son 1 senedir stüdyomuz var. Bunca senedir biriktirdiğimiz malzemelerin yanında, eski çalışmalarımız, yeni gelenler derken güzel tatlı bir alan oluşturduk. Bu beni oldukça motive ettiği gibi, disiplin kazanmamı da sağladı. Freelance olmak çok büyük özgürlük olsa da, evden her gün çıkıp gelebildiğim bir stüdyom olması çok keyifli. 

Ve pek tabii Kutuda Sanat Var’ın Ulaşılabilir Sanat projesinde de bizi kırmayarak değer katan sanatçılardan birisin ve muazzam işlerin yer alıyor. Senin için sanatın ulaşılabilir olması neden önemli? Bu projeye neden dahil olmak istedin?

Sanatı zorla sevemezsin, sanatı sevmek bir güdü bence. Sanatçılar, tasarımcılar yarattıklarını herkes ile paylaşabilmeli. Maddi açıdan zorluk yaşayan ancak sanatı çok seven biri; sevdiği şeye ulaşmadığında hayal kırıklığı yaşayabilir. Ya da bu durum onu sanat zevkinden uzaklaştırabilir. Dünya, düzen her şey çok zor zaten. Neden sanat üzerinden daha da zorlaşsın ki.. Sanatın sınıflaştırılmasını bir nebze de olsa engelleyebiliriz. Bunun parçası olmayı sağladığınız için de size çok teşekkür ederim. 

Ocak'21 Sanat Kutusu'ndan harika çalışmalarından "Pattern Boy" çıktı. Bize bu eserinden bahseder misin?

Aslında tüm hikayenin başlangıç noktası bu çalışma. Şekilleri desenlerle doldurarak ortaya çıkan figür aslında ileriye adım atan bir birini ortaya çıkarmış. Ben çizerken bunu planlamamıştım ama bitince gördüğüm bu oldu. O yüzden, bugün bakınca benim için anlamı çok büyük.

Son olarak sanata yeni bulaşmış, sanatın zaten içinden olan ve şu an seni okuyan okuyucularımıza iletmek istediğin bir tavsiye ya da söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?

Değişmekten, yeni bir şeyler denemekten korkmayın. Sevdiğiniz şeylere tutunmaktan ve size iyi gelen ne varsa, ondan vazgeçmemek için elinizden geleni yapın. Neye evrileceğinizi bilmiyorsunuz. Ya da karşınıza hangi kapıların açılacağını. Sosyal medya üzerinden beğenilmek ya da beğenilmemek durumuna kapılmayın. Ne yapıyorsanız önce ve ilk olarak siz sevin. Siz kendinizi ve yarattığınızı sevdiğiniz sürece, her şey sizin için daha kolay olacak. 

Back to blog

Leave a comment

Please note, comments need to be approved before they are published.