Sanatçı Adaylarının Dokuz Yanılgısı

Sanatçı Adaylarının Dokuz Yanılgısı

YAZAN: ŞİRİN ÖTEN

Bir süredir “hobi” olarak sürdürdüğünüz sanat üretimine yoğunlaşmak ve en nihayetinde de sanatçı olmak ister miydiniz? Şimdi içinizden “sanatçı olunmaz, doğulur” diye geçiriyor olabilirsiniz. Bu birazdan sıralayacağımız dokuz yanılgının dışında kalan ama aşılması hayli zor olan bir ön yargı. Bu ön yargı ne yazık ki sanatçı olmanın salt yetenek ve özel bir statü olduğu genel kabulünden geliyor. Birazdan okuyacağınız dokuz madde ise bir insanın sanatçı olmak için asıl halletmesi gereken meseleleri açıkça ortaya koyacak.

İlham Beklemek

Bir sanatçı adayını, bir sanatçıdan ayıran en büyük yanılgılardan biri ilham beklemektir. Bugün eserlerini beğendiğimiz, hatta hayran olduğumuz hiçbir sanatçı, sanat üretmek için oturup doğru anın gelmesini beklemez. Jack London “İlhamı bekleyemezsiniz, onun peşinden koşmak zorundasınız.” der. Bu yüzden tüm profesyonel sanatçılar gün sonunda çöpe gidecek bile olsa mutlaka her gün çalışır ve denemeler yapar.

Boş Zamanlarda Çalışmak

Sanatçı adaylarının en büyük yanılgılarından biri kendini iyi hissetmediği zamanlarda çalışmalarını kısa kesmeleridir. Oysa tüm profesyonel sanatçılar çalışmaya başlamanın ilk birkaç saatinin sadece ısınma çalışması olduğunu bilir. Gerçek yaratıcılığın açığa çıkması için ısrarcı olmak ve çalışmaya uzun saatler ayırmak gerekir. Bu uzun saatlere, sıkılmak, tıkanmak, kötü iş çıkarmak gibi parametreler gölge düşürmemeli, yaratıcılığın kışkırtılması için gereken sıkışma sonuna kadar zorlanmalıdır.

Çok Sık Odak Değiştirme

Profesyonel sanatçılar ustalaşmanın peşinden koşarlar. Tesadüfen yarattıkları yahut öğrendikleri bir teknik üzerinde uzun uzun deneyler yapıp, onun sınırlarını genişletmek için çabalarlar. Ancak sanatçı adayları kararsızdır ve yeni teknikler denemek konusunda çok heveskârdır. Bu yüzden ilerleme kaydetmeleri zaman alır. Profesyonel sanatçıların ustalaşma konusundaki kararlılığı yeni teknikler denemeyecekleri anlamına gelmez ancak bunu çok sık yapmanın eserleri üzerindeki hakimiyet sağlamalarını zorlaştıracağını bilirler.

Eserine Fazla Bağlanma

Sanatçı adayları, çok mükemmel bir eser yaratırlarsa başarılı olacaklarına inanırlar ve bu yüzden eserlerine paha biçmek yahut onları satmak konusunda tereddüt yaşarlar. Ancak profesyonel sanatçılar, daha fazla sanat eseri üretebilmek için eserlerini satmak zorunda oldukları konusunda nettirler. Geçimlerini sağlayacak başka işlerle uğraşarak odaklarını dağıtmak yerine, daha fazla sanat üreterek ve onları satarak sürdürülebilir bir düzen kurmak için çabalarlar. Sanatçı adaylarının bu konuda tereddütlü olmaları, onların eserlerine duygusal anlamlar yüklemeleri, geçinmek için odaklarının dağılmasını sağlayacak işlerle uğraşmak zorunda kalmaları, üretimlerini sekteye uğratır.

Çabuk Sonuç Bekleme

Profesyonel bir sanatçı, tüm diğer mesleklerde olduğu gibi sanatçı olarak bir kariyer planlaması yapması gerektiğini ve bunun uzun süreçler gerektirdiğini bilir. Hiçbir profesyonel sanatçı kariyerinin başında büyük kitlelerle buluşarak, kabul görmemiştir. Sanatçı adayları birkaç yıl boyunca fark edilmeme durumunda başarısızlık hissine kapılabilir. Ancak her meslekte tanınır olmak ve kabul görmek uzun süreçler ve planlama gerektirir. Ortaya konulan birkaç sanat eseri ile tanınmış bir sanatçı olmayı beklemek, mucize beklemek gibidir. Bu yüzden profesyonel sanatçılar sadece ısrarla sanat üretimini sürdürmeye odaklanır.

Özgür Ruh Yanılgısı

Sanatçı adayları, bir sanatçının bağımsız, özgür ruhlu, toplum dışı ve bir miktar bohem olması gerektiğine dair çekirdek inançlar taşır. Hatta böyle olmanın onu özgün kılacağına inanır. Oysa tüm profesyonel sanatçılar, düzenli olma, pazarlama, görünür olma ve organizasyonlarla ilişki içinde olmanın önemini bilir. Gustave Flaubert “Hayatınızda düzenli ve organize olursanız gerçekten özgün olabilirsiniz” der. Sanatçının belli bir program ve planlama içinde yol haritası yapması, doğru organizasyonlar ve çevrelerle ilişki içinde olması ve eserlerini disiplinli bir biçimde ortaya koyması gerekir.

Yarım Kalan İşler

Sanatçı adayları eserlerini bitirmek konusunda sürekli endişelilerdir. Sürekli revizeler, içe sinmeyen bazı kısımlar, eklenmesi gereken yeni bölümlerle eserin tamamlanması bir türlü mümkün olmaz. Oysa David Bayles “Bir sonraki sanat eserinin tohumu, şu andaki eserinin kusurlarına gömülü. Bu tür kusurlar, yeniden gözden geçirmeniz veya daha fazla geliştirmeniz gereken konularda rehberleriniz - değerli, nesnel, yargılayıcı olmayan rehberlerdir. ” der. Bu yüzden profesyonel sanatçılar, eserlerini tamamlayıp bir an önce hedef kitlesine sunmak konusunda daha kararlıdır. Sanatçı adaylarının “Çünkü ben mükemmeliyetçiyim” inancını tersine profesyoneller sanatlarının bir sonuç değil süreç olduğunu ve hiçbir şeyin mükemmel olmayacağını kabul ederler.

Hata Yapmaktan Korkma

Sanatçı adayları daha çok teorik bilgi edinerek daha iyi eserler ortaya koyabileceklerine inanırlar. Sürekli okumak, sürekli atölyelere katılmak ve öğrenmek gibi bir çabaları vardır. Ancak profesyonel sanatçılar tecrübenin en önemli öğrenme olduğunun bilincindedir. Öğrenilenlerin hatasız uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu yüzden ne kadar çok deneme yapılırsa o kadar daha çabuk ustalaşmak mümkün olacaktır.

Etkilenme Endişesi

Sanatçı adaylarının önemli eğilimlerinden biri de sanat ürettikleri alanda üretilen diğer işlerden kendilerini yalıtmalarıdır. Etkilenme, taklit etme gibi endişelerle benzer tekniklerde ortaya koyulan işleri incelemekten kaçınabilirler. Oysa profesyonel sanatçılar, sanat üretiminde kimsenin kimseyi sonsuza kadar taklit edemeyeceği ve başlarda taklit ettiğiniz tekniklerde denemeler yaptıkça özgünleşmenin mümkün olduğunu bilir. Bu yüzden her sanatçı tıpkı bir girişimci gibi pazar araştırması yapmak zorundadır.

Sonuç Olarak

Yukarıda bahsettiğimiz parametreler profesyonel sanatçıların genel yaklaşımlarının kabaca bir özetidir. Bu yazıyla “Sanatçı” olmanın salt bir özel yeteneğe dayanmadığını, sanat üretimine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmanın en önemli koşul olduğunu anlatmaya çalıştık. Her meslekte olduğu gibi sanat üretiminde de çalışmak ve disiplin en önemli koşullardan bir tanesiyken, sanat söz konusu olduğunda yanlış ön yargıları değiştirmek de daha büyük bir önem kazanıyor. Yazıyı okuyanlar arasında “kendi çapımda bir şeyler yapıyorum” diyenler varsa, kendi çapınızda yaptığınız sanat üretimin sınırlarını genişletmek için dahi olmanıza gerek olmadığını ve birkaç yaklaşım değişikliğiyle profesyonel bir sanat üretimine yaklaşabileceğinizi göstermeye çalıştık.

Back to blog

1 comment

Tam da bu yollardan gecerken nasil da denk geldi bu yazi.
Buna bir madde daha eklemek istiyorum.
Disardan gelen seslere kulaklarinizi yari kapali tutun. Kotu yorumlari bu yorum neden bu kadar kotu ve bu kotu yorumu yapan kim diye kendinize sorun. Iyi yorum yapanlari da ayni sekilde degerlendirin. Ama cok da takilmayin..Sizi pof poflamaya calisan cok olacagi gibi agir ve kibirler icinde yerenlerde olacaktir. Siz kendi sesinizi dinleyin. Kendinize inanin.

Yaziniz icin de ayrica tesekkurler.

Sezen

Leave a comment

Please note, comments need to be approved before they are published.