20. Yüzyılın En Etkili Sanat Eseri

20. Yüzyılın En Etkili Sanat Eseri

YAZAN: ŞİRİN ÖTEN
2004 Yılında, tam 500 sanatçının imzasıyla seçilen 20. Yüzyılın en etkili eserinin, üzerine imza atılmış sıradam bir pisuvar olduğunu biliyor muydunuz?

Bu pisuvardan yazının bundan sonrasında “Çeşme” (Fountain) diye bahsedeceğiz. Çünkü sanatçısının bu esere verdiği isim tam olarak bu. Hikaye 20. Yüzyılın başına, hatta sanatçının kişisel tarihi düşünülünce çok daha öncesine dayanıyor. Şimdi sizi 1917 Newyork’una götürmek istiyoruz. Kalıplardan ve sanat alanındaki dayatmalardan, uydurma kurallardan, galerilerdeki ödül ve jüri sistemlerinden sıkılmış bir grup sanatçı “Bağımsız Sanatçılar” ismiyle bir dernek kuruyor. Derneğin ilk faaliyeti ise “Jüri Yok! Ödül Yok” sloganıyla bir sergi düzenlemek. Dönemin sanat tekellerinden sıkılan binin üzerinde sanatçı, ikibinin üzerinde eserle sergiye katılmak için başvuruyor. Yola çıkış amacı sanat otoritelerinin hiyerarşisini sarsmak olduğu için, bu sergiden hiçbir sanatçı geri çevrilmiyor, bir kişi hariç!

O bir kişi sergi haberini aldığında doğrudan bir nalbura giderek kendine bir pisuvar seçen üzerine imzasını atarak “Çeşme” ismiyle sergiye başvuran Marcel Duchamp.

Duchamp_Fountain

Serginin görevli komitesi bu sıradışı eser karşısında, sıra dışı ve yenilikçi bir tutum göstermek yerine Duchamp’ı geri çevirdi. Üstelik gerekçe olarak da “Çeşme’nin bir sanat eseri olmadığını” ilan etti. Böylece zamanın Dadaistleri için büyük bir tartışma başlamış oldu. “Sanat Nedir?” Tartışması Marcel Duchamp için çok daha önce başlamıştı ve Bağımsız Sanatçılar sergisine bir pisuvar gönderme fikri tam da bu itkiyle gerçekleşmişti. Duchamp sanatın sadece göze hitap eden, fırça darbeleri, boya teknikleri, beceri gibi kalıplarla değerlendirilen bir olgu olmaması gerektiğine inanıyordu. Bir sanat eserinin arkasındaki fikrin önemli olduğuna inanıyordu. Yaptığı röportajlarda sanata gösterilen hayranlığı sürekli sorguluyor ve bunun gereksiz ve abartılı olduğunu sürekli ortaya koyuyordu. Çeşme adlı eseriyle buna dikkat çekmek istemişti ve bunun bir pisuvar olmasına karar verişini “ilgimi çekmeyen bir obje aradım” diyerek açıklıyordu. Yani Duchamp bir ilgisizlik noktası aramış, bunu bulduğunda büyük bir tatışma başlatacağından emin olmuştu.

Eseri sergiye kabul edilmeyince Duchamp Bağımsız Sanatçılar Derneği yönetim kurulundan istifa etti. Dönemin Dadaistleri arasında başlayan “sanat nedir?” tartışmaları eşliğinde Duchamp, benzer readymade eserler vermeye devam etti. Dadaistlerin çıkardığı bir dergide yayınlanan bir manifestoda, birkaç gerekçeyle “Çeşme” sanat eseri olarak değerlendirilmeyi hakediyordu. Öncelikle objeyi kendisi yapmamış olsa da, sanatçının o objeyi seçme süreci, bir yaratıcı süreç olarak görülmüştü. İkinci olarak sergiye yollanan pisuvar artık bir pisuvar olma özelliğinden sanatçı tarafından koparılmış ve bir esere dönüştürülmüştü. Yani sanatçının var olan bir objeyi bir sergiye göndermesinde yeni bir anlam ve fikir açığa çıkmıştı. Dadaistlere göre Duchamp bunu yaparak bir mesaj veriyordu. Bu mesaj bir sanat eserinin yalnızca sanatçısı tarafından tanımlanabileceği mesajından başkası değildi.

Duchamp bu hamlesiyle 1917’deki bağımsız sanatçılar sergisinde yer alamadı ancak sanatla ilgili çok önemli ve hala sonuçlanmamış bir çok tartışmanın fitilini yakmış oldu. Sanat eseri kim tarafından tanımlanabilir? Bir ürünün sanat olup olmadığına kim, neye göre karar verebilir? Birinin sanat eseri ortaya koyabilmesi için yüksek bir beceriye ihtiyacı var mıdır? Sanatta kusursuz bir teknik mi yoksa anlam üreten bir fikir mi daha değerlidir? Yüz yıl önce yaşanmış bu hikayeden daha yüzlerce soru üretilebilir ancak bu soruların tek ve değişmez bir cevabı olmadığı açıkça görülebilir. Yüz yıl önce herhangi bir fabrikada üretilmiş, sıradan bir pisuvarı bir sergiye yollayarak hala tartışılan Duchamp’ın sanatçı olmadığını, “Çeşme” eserinin bir sanat eseri olmadığını kabul edecek olursak, sanatın değiştirip, dönüştürme gücünü yadsımış olmaz mıyız? Duchamp’ın bir sanatçı olarak koca bir sanat algısını değiştirdiği ve yüz yıldır onlarca sanat kuramcısını derinden etkilediği bu kadar ortadayken üstelik…

Back to blog

Leave a comment

Please note, comments need to be approved before they are published.